Bilimsel Açıklama
Prof. Dr. Önder Öztürk
Zen Uyku hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz işte doktorlara yönelik bilimsel gösterimimiz. Zen Uyku, uyumakta güçlük çekenlere hiçbir yan etki bırakmadan basit bir çözüm sunmak için geliştirildi.
Prof. Dr. Önder Öztürk
Uyku
İyi bir uykunun bizi hayata karşı nasıl motive ettiğini hepimiz fark etmişizdir. Bilimsel açıdan ele aldığımızda iyi bir uykunun gün içinde daha üretken ve konsantre olma, obeziteye karşı etkili olma, kalori dengesini daha iyi sağlama, daha iyi fiziksel performans, kan basıncını daha iyi dengeleme, bağışıklık sistemini daha güçlü kılma, sosyal empatiyi daha iyi kurma ve depresyonun etkilerini azaltma gibi birçok etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan uykusuz hissettiğimizde birçok aktivite bize zor gelir. Hepimizin de deneyimlediği gibi depresif bir ruh haline bürünür, sanki depresyondan bir kesit yaşarız. Uyku problemleri yaşayan birine sağlıklı bir hayatı ve sağlıklı bir uyku düzenini benimsemesi tavsiye edilir. Dinlenmek, spor yapmak, yoga yapmak veya normal saatlerde yatmak söylendiği gibi kolay mıdır? Sorunda tam olarak burada başlar. Birçok insan için bu tavsiyelere uymak zordur, üstelik masraflıdır da. Daima daha kolay ve daha ucuz bir alternatif bir yol ararlar.
Zen Uyku hepsi bir arada bir çözüm sunar
Zen Uyku’nun, kullanıcılarına önemli miktarda zaman veya finansal yatırım gerektirmeden hepsi bir arada bir çözüm sunar.
Çözümümüz, başarı olasılığını en üst düzeye çıkarmak ve kullanıcının daha iyi uyumasını ve kendine olan güvenini yeniden kazanmasını sağlamak için meditasyon (nefes üzerinde konsantrasyon), yoga (yavaş nefes alma ve karın nefesine odaklanma) ve davranışsal bilişsel terapiyi (paradoksal niyet) ve nabızla analiz edilen uyku verilerini birleştirir. Bileklikten gelen verileri kişiye özel analiz ederek size en uygun nefes ve ışık terapisiyle rahat ve kaliteli bir uykuya sahip olmanızı sağlar.
Zen Uyku, uykuya zarar veren stresin etkilerine karşı koymak için hızlı, etkili ve doğal bir şekilde çalışmayı amaçlar. Ayrıca sirkadiyen döngü uyku bozukluklarından (örneğin jet-lag) muzdarip olanlar için de son derece etkilidir.
Sorunlardan İlham Aldık
Peki bu bahsedilen Sirkadiyen Ritim Bozukluğu nedir?
Sirkadiyen ritim, günün 24 saatte bir tekrarlanan doğal uyku-uyanıklık döngüsüdür. Bu döngünün bozulması, sirkadiyen ritim uyku bozukluğudur. Sirkadiyen ritim bozukluğu, gündüz uykululuğundan depresyona kadar değişen semptomlara neden olabilir. Sirkadiyen ritim, aydınlık ve karanlık, yemek zamanlaması veya fiziksel aktivite gibi çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Beyniniz çevrenizden sinyaller alır ve belirli hormonları harekete geçirir. Vücut ısınızı değiştirir ve metabolizmanızı sizi uyanık tutmak veya uykuya dalmanız için düzenler. Dış etkenler veya uyku bozuklukları nedeniyle sirkadiyen ritimde bozulmalar meydana gelebilir.
Sirkadiyen Ritim sağlığınızı nasıl etkiler?
Sirkadiyen ritminizi korumak sağlığınız için çok önemlidir. Sirkadiyen ritminizde bir aksama yaşarsanız veya uygun miktarda uyku almakta zorlanıyorsanız, sağlığınız üzerinde hem kısa hem de uzun vadeli etkiler yaşayabilirsiniz. Sirkadiyen ritminizin bozulması, uzun vadede vücudun çeşitli bölgelerinde (organlar, kardiyovasküler sistem, metabolizma, mide bağırsak sistemi ve deri gibi) sağlık sorunlarına neden olabilir. Ayrıca, obezite ve zihinsel sağlık koşulları için de risk teşkil edebilir.
Sirkadiyen ritminizde kısa süreli kesintiler şunlarla sonuçlanabilir:
• Hafıza sorunları
• Enerji Eksikliği
• Yaraların geç iyileşmesi
• Sindirim ve bağırsaklarla ilgili problemler
• Vücut ısınızdaki değişimler
Bir Dizi Uykusuzluk Vakası, Otonom Sinir Sistemi Bozukluklarından Kaynaklanır
Bilimsel veriler
irkaç çalışma, sempatik sinir sisteminin aktivasyonu ile uykuya dalma güçlüğü arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.
Kronik uykusuzluk, hipotalamik-hipofiz-adrenal ekseninin niktohemeral aktivasyonu ile ilişkilidir (2001)- Pennsylvania Üniversitesi’nde yürütülen bu çalışma, ANS’nin (otonom sinir sistemi) dengesizliğinin, uykusuzluk yaratmadaki rolünü ortaya koymaktadır. Sirkadiyen ritim bozukluklarından daha önemli bir role sahiptir. «Bu bulgular, genellikle kortizol sekresyonunda herhangi bir değişiklik veya azalma veya sirkadiyen bir rahatsızlık ile ilişkili olan bir uyku kaybından ziyade bir merkezi sinir sistemi aşırı uyarılma bozukluğu ile tutarlıdır.
Birincil uykusuzlukta uyku başlangıcı ve kardiyovasküler aktivite (2011) — 8 uykusuzluk hastası ve 8 normal uyuyan kişinin uyku düzenini test eden bu çalışma, ‘normal uyuyanlar beklenen ilerleyici otonomik düşüşü takip ederken, uykusuzluk hastaları sürekli sempatik hiper aktivasyon gösterir. «Bu veriler, normal uyuyanların beklenen ilerleyici otonomik düşüşü takip ederken, uykusuzluk hastalarında sabit sempatik hiper aktivasyonun tespit edildiğini gösteriyor»
Aşırı uyarılma ve uykusuzluk (1997) — Başka bir araştırma, bir hafta boyunca sempatik sinir sisteminin uyarılmasına maruz kalan “iyi” uyuyanların uykusuzluk çekenlerle aynı zorluklara sahip olduğunu gösteriyor.
Bu hipotezi destekleyen diğer çalışmalar: Uykusuzluğun aşırı uyarılmış modeli: kavramın ve kanıtlarının gözden geçirilmesi (2010), Uykusuzluğun insan fizyolojik modelleri (2007), Uykusuzlukta Otonom Aktivasyon: Akupunktur Örneği (2011).
Otonom Sinir Sistemi Mi? Nasıl Bir Mekanizmadan Bahsediyoruz?
Genel olarak sinir sistemi vücut üstü bir sistemdir diyebiliriz. İşte otonom sinir sistemimizde vücudumuzda hayati öneme sahip tüm fonksiyonları kontrol eder. Bu sistem gece ve gündüz aralıksız aktif olup istem dışı gerçekleşen kalp atışı, sindirim, solunum, tansiyon veya idrar kesesinin işlevi gibi fonksiyonları kontrol eder. Bedensel zorlanma durumunda ortaya çıkan terleme veya nabzın hızlanması gibi fonksiyonlar da otonom sinir sistemi tarafından yönlendirilen süreçlerdir.
Otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi (sempatikus) ve parasempatik sinir sistemi (parasempatikus) diye adlandırılan ve organlara karşıt türde etki eden iki kısımdan oluşmaktadır. Sempatik sinir sistemi vücudun artan aktivitesi durumunda veya stres durumlarında enerji tüketimini uyarır, örneğin kalp atışları ve nefes alıp vermeyi hızlanır ve tansiyonu yükseltir.
Buna karşın parasempatik sinir sistemi daha çok sükûnet ve dinlenme zamanında enerjinin depolanması ve yapılanması sürecini kontrol eder, örneğin kalp hızı yani nabız düşer, salgı bezlerinin uyarılması ve sindirim sistemi kaslarının hareketi yavaşlar.
Uykunun Dönemleri Var mıdır?
Uykuda 5 farklı dönem dikkat çekmektedir. Bu dönemlerden birisi hızlı göz hareketleriyle karakterize REM (Rapid Eye Movement) diğerleri ise REM dışında kalan dönemler ya da Non-REM olarak adlandırılmaktadır. Non-REM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrılabilir:
Yüzeysel uyku (1. dönem ve kısmen 2. dönem) Derin uyku (3. ve 4. dönemler). Bu dönemleri içine alacak şekilde bir tanım yapılırsa uyku, uyanıklıkla 5 uyku dönemi arasındaki periyodik geçişlerdir denebilir. Genellikle kısa bir uyanık dönemden sonra insanlar 1., 2., 3. ve 4. döneme girmektedir. Uykunun başlamasından yaklaşık 90-120 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Daha sonra da 90-120 dakikalık aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genç erişkin insan uykusunun yaklaşık olarak %5-10’unu 1. dönem, %45-60’ını 2. dönem, %20-25’ini 3. ve 4. dönem ve %20-30’unu REM dönemi kapsamaktadır. Genel olarak uykunun ilk üçte birlik bölümünde Non-REM, son üçte birlik döneminde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır. Yüzeysel uyku, uyku-uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir. Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemdeki değişimlerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiği kabul edilmektedir. Derin uykunun yeterince uyunmadığı ya da deneysel olarak ortadan kaldırıldığı durumlarda ise insanlar dinlenemediklerinden; sabah yorgun kalktıklarından ve yeni bir günün yükünü taşıyacak durumda olmadıklarından yakınmaktadırlar.
Psikoloji ve Uyku
Neredeyse her psikolojik ve psikiyatrik bozuklukta uyku sorunları ve uyku yakınmaları görülmektedir. Bu süreçlerde uykunun niteliği ve niceliğinde değişimler görülmektedir. Uyku oldukça karmaşık bir işlev olup vücudun sağlıklı işlemesi için gereklidir. Bellek, öğrenme ve duygudurum düzenlemesinde uyku oldukça önemlidir. Uyku sorunları insanların yaşam kalitesini düşürmekte ve ruhsal sorunlarda tedavi yanıtını geciktirmektedir.
Hastalıkların seyri, tedavinin etkinliği ve yaşam kalitesini etkilediğinden ruhsal bozukluklardaki uyku sorunlarına mutlaka dikkat edilmeli ve hastanın uyku alışkanlıkları, uyku yapısı ve bozuklukları mutlaka öğrenilmelidir. Görüldüğü gibi birçok hastalıkta uykunun rolü büyüktür. Tedavilerin etkili olabilmesi için uyku düzeni çok önemlidir ve çoğu psikolojik rahatsızlıkta uyku düzensizliği görüldüğü gibi çoğu hastalığa sebep de olmaktadır. Bu yüzden uyku düzensizliği yaşayan herkesin terapi görmesi gerekmektedir.
Bazı insanlar (çoğunlukla aşırı stresli olanlar ve bu nedenle uyku sorunlarından muzdarip olanlar), uykuya dalamamaktan korktukları için kendi uykusuzluklarını yaratırlar. Uykusuzluğun, ertesi sabah (örneğin bir sınav veya mülakat için) üzerlerinde yaratacağı etkiden, performans kaygısı olarak bilinen şeyi yaratmasından korkarlar. Bu kaygı uyumak için bir engeldir.
Uykusuzluk bağlamında, paradoksal niyet, aktif olarak uykuya dalmaya çalışmadan pasif bir şekilde uyanık kalmaya çalışmakla ilgilidir. Zen Uyku ile kullanıcı, nefeslerini bileklikten altığı nabız verilerine göre cihazdaki ışık sinyaliyle senkronize ederken gözlerini açık tutarak sırt üstü yatar. Böylece performans kaygısı ortadan kalkar ve uyku kolaylaşır.
Bu Özel Işık Neden Seçildi?
Bazı araştırmaların ve bilim insanlarının mavi-mor ışık hakkında kötü bir fikre sahip olmaları sizi endişelendirebilir fakat Zen Uyku’nun özel ışığı sizin sirkadiyen ritminizi bozmaz.
Bileklikteki verileri alıp size özel ritimle tavana yansıttığı özel frekanstaki mavi-mor ışığı normal gün içerisinde maruz kaldığınız bir TV ya da bilgisayar ekranından gelen yüksek yoğunluktaki (50 cm mesafe için 60 lux) mavi ışığa kıyasla uyku pozisyonunda olan biri için çok düşük bir miktarda yoğunluğa (1 lux’dan daha az) sahiptir. Üstelik Zen Uyku’nun mavi-mor ışığına maruz kalma sürenizde çok azdır. (8-20 dk)
Zen Uyku’nun Sirkadiyen ritim üzerindeki etkisi neredeyse sıfırdır, bu nedenle uykunuzu geciktirme veya yukarıda açıklanan olumlu etkileri dengeleme konusunda endişelenmenize gerek yoktur. Işığın halesi aslında ışıktan çok renktir. Uyku laboratuvarlarındaki araştırmalar sonucunda elde edilen bu özel frekanstaki ışığın hiçbir zararı yoktur. Birçok denemeler sonucunda sizin için en doğru ışık frekansını ürünümüzde kullandık.
Granada Üniversitesindeki ve San Rafael Granada Özel Eğitim Merkezindeki bilim insanları mavi renk ışığın akut psiko-sosyal stres hisseden insanlar üzerinde çok olumlu bir etkisi olduğunu gösterdiler.
Peki iyi bir uykuyu mümkün kılan bir bileşen var mı ve bunu kullanarak daha iyi uyuyup daha iyi hissetmek mümkün mü?
Melatonin
Gerçekten de böyle bir hormon var ve adı da melatonin. Beyinde epifiz bezinde salgılanan bu hormon uyku-uyanıklık döngüsünü düzenliyor. Bedenimizin uykuya alışık olduğu saat yaklaştığında ve çevremizdeki ışık şiddeti azalmaya başladığında melatonin salgısı artıyor ve beden uykuya hazırlanıyor. Bedenimiz uyku döngüsünü tamamlamaya yaklaştığında ve ortamdaki ışık şiddeti arttığında melatonin salgısı azalıyor ve sinir hücreleri arasında bağlantıyı sağlayan ve bize canlılık hissi veren serotonin sentezi artıyor. Yani melatonin hormonu sayesinde iyi bir uyku çekerek uykunun faydalarından yararlanıyoruz. Melatonini nerden elde edeceğimiz konusunda endişelenmemize gerek yok. Vücudumuz tarafından uykuyla beraber doğal olarak sentezleniyor.
Zen Uyku’nun bilekliği sayesinde sizin nabzınıza özel tavana yansıttığı rahatlatıcı mavi ışık sayesinde uykuya dalmakta zorluk çektiğinizde melatonin salgılanmasına yardımcı olarak size rahat ve kaliteli bir uyku sunuyor.
Nefes Terapisi ve Uyku Neden Bu kadar Birbirine Bağlı?
(Nefes terapisi arama sonuçları Source: Pubmed)
Yaptığımız araştırmalar sonucunda nefes vermeyi nefes almaktan daha uzun tutmaya karar verdik. Daha uzun bir nefes verme daha fazla yorgunluk hissiyle sonuçlanır.
Araştırmalarımız sırasında karşılaştığımız bir uyku doktoru bize bu fenomeni açıkladı. Ekshalasyon (nefes verme) inhalasyondan (nefes alma) daha uzun olduğunda, daha fazla CO2 salınır. Kandaki CO2 konsantrasyonu azaldığında, beyin damarlarının boyutu da azalır. Vazokonstriksiyon adı verilen bu fenomen yorgunluk hissine neden olur.
Bu etki özellikle hafif sirkadiyen bozukluğu olan (televizyon seyretmek, birkaç saat uzanmak) ve hala yorgun hissetmeyen bir kişi için faydalıdır. Melatonin normalde yorgunluk etkisinden sorumludur. Bu koşulların bir nedeni, vücudun yeterince melatonin üretmemesi olabilir. Uzun bir nefes vermenin yarattığı etki, etkili bir ikame işlevi görebilir.
Kontrollü olarak derin nefes alıp-vermek uzun süre boyunca geleneksel Doğu tedavi yöntemlerinin birisi olmuştur. Yöntem; 70’lerde Dr. Herbert Benson tarafından en çok satan kitabı The Relaxation Response ile batıya yönelmiş ve yöntemin hem bilimsel olarak da kimyasal içermeyen yollarla da stresin azaltıldığı gözlemlenmiştir.
Çözüm
Zen Uyku size özel yapısı sayesinde kaliteli ve rahat bir uykunun önündeki ana engellerden kurtulmanıza yardımcı olur. Kullanımı ve kurulumu kolaydır, zararsızdır, bağımlılık yapmaz, estetiktir, doğa dostudur, ekonomiktir. Amacımız hekimlerin referans gösterdiği bütçeye uygun kullanımı rahat bir ürün oluşturup uyku sorunları yaşayan insanlara erişmektir.
